"Oniki yıldır evliyiz, ama Numan'la cinsel hayatımızı çok küçük bir kağıda yazabilirim.. detaylarıyla birlikte.."
"Numan benim eşim oluyor ama piştideki eşim olsa daha heyecanlı bir birliktelik olurdu yani hesap et artık!.."
"Gencecik bir beden ve hudutsuz bir hayal gücü. Burada odunların arasında kaybolup gidiyor.. Üstelik bu durumdayken devamlı odunları seyretmek ne acı vericidir biliyur musunuz? E malum hayal gücü geniş, muhayyile sınırsız!.."
"Zavallı Feriştah tam yeşerip meyve vereceği çağda kuruyup gitsin mi?.. O vakit soruyu şöyle sorayım.. Biraz meyve alır mısınız?.."
"..sen gittiğinden beri çöl ortasındaki bir gül gibiyim.. Oysa benim artık Harran ovasında pamuk olma zamanım."
"Numan niçin memlekete gitti biliyur musun?.. Kavga ettik.. Ayrılma arifesindeyiz.. Burada arife kelimesini bilhassa kullanıyorum.. Çünkü Numan'dan ayrıldıktan sonra benim için bayram başlayacak.."
"Uludağı'na durmadan dinlenmeden kar yağıyurdu. Her taraf beyaz bir örtüylen kaplanmıştı. Ve benim nicedir yatak örtülerine karşı zaafım vardı..."
"O kapıda belirdi.. Allahım bir insan ancak bu kaddarr kapıda belirebilirdi.. Odaya önce edeleleri geldi.. Edelelerden yarım saat kadar sonra da vicudunun diğer kısımları yanımıza geldi.."
"Bu kadar hisli bir ilişki şiirsiz olur muydu?.. Ve şiirimiz şöyle oldu:
Maalesef seni bana hasta dediler
Üzgün bir haberi sevinçle verdiler
Kalk sevdiğim sarıl bana dedim
Razı gelmiyur gönül avun dediler
Edelelere karşı kendini savun dediler
Manyak mısınız dedim ne savunması
İçinin yangınını söndür dediler
Nasılsa ilk harfleri okur dediler!.."
"O gün, Edele Geliştirme ve Bu Edelelerden Mağdur Kadınları İstifade Ettirme Merkezi'nde kimsecikler yoktu... Kapıdan girer girmez gözüm onun sırt kısmına takıldı. Sonradan adının Mükremin Çıtır olduğunu öğrendiğim kişinin sırtı bazı ülkelerin dağlık kesimlerine benzetilebilecek kadar engebeliydi. Misal Himalayalar veyahut Dağlık Karabağ bölgesi..."
"Siz hiç rahatsız olmayın kaldırın halterinizi... Bir de bir ricam var. Eğer benden yana dönerseniz lütfen bunu ağır çekim olarak yapınız!"
"Benim gibi gevrekliğinden sual olunmaz bir kadının kocası meşe ağacından yapılmış ve ben onu yakmak istiyorum.. E odun bu Kehribar, geceleri randıman alamıyoruz bari sobanın içinde faydasını görelim. Numan'a da bir fırsat vermeliyim değil mi? Ben inanıyorum ki Numan odun olarak çok başarılı olacak..."
"Ben kapıda belirdiğimde doktorun son derece bedbaht bir görüntüsü vardı... Ona bakarken şöyle bir sıra takip ettim.. Bacak kasları, sırt edeleleri, geniş omuzları, gözleri, saçları, duvar, kartonpiyer ve tavandaki işlemeler.."
"O askere gittiğinden beri ben de haki yeşil bir hayata başlamıştım. Nereye baksam o rengi görüyordum. Uykularımda durup dururken ve devamlı olarak 'içtima', 'teskere', 'mıntıka temizliği' gibi tabirler kullanmaya başlamıştım.. Yok yok bu böyle olmayacaktı. Onu mutlaka ziyarete gitmeliydim.. gitmeliydim.. gitmeliydimmm... Mükremin bundan sonrasını rica etsem gözünde canlandırabilir misin?.."
"Ben uyandırma servisinde çalışan orta yaşlı, vicut hatları had safhada muntazam olan ve kocasından nefret eden nefis bir kadınım.. O gün servise gelen bir telefon her şeyi birden bire değiştirdi.. Telefonun öbür ucundan gelen ses adeta bazı edeleleri müjdeliyordu.. Adının Mükremin Çıtır olduğunu yine edeleli bir ses tonuyla söyleyen genç bana, sabah altıda uyanmak istediğini ve bekar olduğunu söyledi.. Sabah altı olunca servisimizde adet olmadığı üzre gidip genci küçük öpücük darbeleriylen bizzat ben uyandırdım.. Ve uyanır uyanmaz, ikimiz azgın bir nehrin üstünde su kayağı yapmaya çalışan bir insan kadar heyecanlı, fakat aynı zamanda bulutların üstünde uçan bir otomatik pilot kadar paraşütsüz ve rahattık..."
"Yani Feriştah hayal alemin o kadar zengin o kadar zengin ve geniş ki, gerçek Feriştah'ı bile şaşırtıyursun.. Hey gidinin diri vicutlu Feriştah'ı, için başka dışın başka güzel.. Ama ne fayda.. Edelesiz ellerde zayii oluyursun, şu kıymıkların yanındaki zerzevatların bazıları gibi çürüyüp gidiyursun.. Ve bu gidişe dur diyen de çıkmıyur.. İşte geldi.. Mükremin şöyle kuvvetli bir şekilde DUR der misin?.."
"Aslında Numan'ı seviyurum. Ama bir kediyi veya bir balık çeşidini sevdiğim kadar.."
"O kadar güzel HAA diyorsun ki Numan, bütün öküzler sana gıptaylan bakıyur. Bunca yıllık öküzüz şöyle bir HAA diyemedik diye iç geçiriyurlar.."
"Kocamdan ve tüm organlarından tiksiniyurum.. Zaten nasıl desem onda çalışan organ sayısı üçü geçmez.. Üçü geçse dörtte kesin durdurulur.. Yani durumu tıbbi olarak izah etmek gerekirse, Numan'a biz Lokal Anestezi de diyebiliriz.."
"Numan tıp çaresiz.. Senin çocuk yapmaylan ilgili yerlerin seneler önce tıp oynamaya başladı ve hala da hareketsiz duruyurlar. Bir iki üç tıp! O gün bugün dondun kaldın sen!"
"Senelerdir evliydik.. Kocamın eli elime değmişti ama daha ileri gitmemişti. Ama ben onunla devamlı tokalaşmaktan bıkmış usanmıştım."
"Bak yine şişti damarlar!.. Boynundakilerden bahsediyorum Mükremin.. Şişirme şunları, bana iyi gelmiyur... Peki peki.. Gidiyorum... Elveda Mükremin!.."
---Feriştah'ın Fentezileri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder