15 Aralık 2009 Salı

forever and ever..

Let's dance in style, lets dance for a while.
Heaven can wait we're only watching the skies..
Hoping for the best but expecting the worst,
Are you going to drop the bomb or not?

Let us die young or let us live forever,
We don't have the power but we never say never.
Sitting in a sandpit, life is a short trip;
The music's for the sad men..
Can you imagine when this race is won,
Turn our golden faces into the sun..
Praising our leaders we're getting in tune,
The music's played by the madman..

Forever young, i want to be forever young..
Do you really want to live forever, forever and ever?..
Forever young, i want to be forever young..
Do you really want to live forever?
Forever young..

Some are like water, some are like the heat;
Some are a melody and some are the beat..
Sooner or later they all will be gone,
Why don't they stay young?

It's so hard to get old without a cause,
I don't want to perish like a fading horse.
Youth is like diamonds in the sun,
And diamonds are forever.

So many adventures couldn't happen today,
So many songs we forgot to play..
So many dreams are swinging out of the blue,
We let them come true!..

Forever young, i want to be forever young..
Do you really want to live forever forever and ever?
Forever young, i want to be forever young..
Do you really want to live forever?..


11 Aralık 2009 Cuma

pandora's box

i don't know what made you believe
my simple heart could be so weak?
that i could fall for your offence..

what you said to me,
what you did to me,
what you wanted me to do..

9 Aralık 2009 Çarşamba

twilight zone

I'm so happy, ha-ha! Happy and lucky me!..
I just got my way, living every day,
I don't worry, worrying don't agree..
Things that bother you, never bother me!..

Things that bother you never bother me,
I feel happy and fine,
ha-ha!
Living in the sunlight, loving in the moonlight,
Having a wonderful time!..

Haven't got a lot, I don't need a lot
Coffee's only a dime!
Living in the sunlight, loving in the moonlight,
Having a wonderful time!..

Just take it from me, I'm just as free as any daughter,
I do what I like, just when I like, and how I love it!..

I'm right here to stay, when I'm old and gray
I'll be right in my prime, ha-ha!
Living in the sunlight, loving in the moonlight,
Having a wonderful time!

Oh-ho-ho!...

8 Aralık 2009 Salı

ode to the west wind

The trumpet of a prophecy!
O Wind,
If Winter comes,
Can Spring be far behind?

--Percy Bysshe Shelley

2 Aralık 2009 Çarşamba

sudden death

Suddenly something has happened to me
As I was having my cup of tea;

Suddenly I was feeling depressed,
I was utterly and totally stressed.

Do you know you made me cry?
Do you know you made me die?..

And the thing that gets to me
Is you'll never really see,
And the thing that freaks me out
Is I'll always be in doubt..

It is a lovely thing, the animal;
The animal instinct..

The animal, the animal, the animal instinct in me.
It's the animal, the animal, the animal instinct in me.

It's the animal, it's the animal, it's the animal instinct in me....

26 Kasım 2009 Perşembe

the nutcracker

alone again, naturally..

i shouldn't be hangin' round, when my world's turned upside down,
you abandoned me, i fell off the tree to the hard and lonely ground..
you've found somebody new and cracked my shell in two..


how could i foresee? you'd turn out to be such a buck-toothed Casanova?..
now there's only strife and my life has lost all meaning...
how i miss your furry lips, your shallow, rapid breathing...
i wish you only knew... that i'm only nuts for you!!!..

alone again... naturally....

now there's only strife and my life has lost all meaning...
how i miss your furry lips, your shallow, rapid breathing...
i wish you only knew... that i'm only nuts for you!!!..

alone again... naturally....


10 Kasım 2009 Salı

Diyor ki..



Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin,
hiç kimseyi aldatmayacaksın,
ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek,
o hedefe yürüyeceksin.
Herkes senin aleyhinde bulunacaktır,
herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır.
Fakat sen buna karşı direneceksin,
önüne sonsuz engeller de yığacaklardır;
kendini büyük değil
küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak,
kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak
bu engelleri aşacaksın.
Bundan sonra da sana büyük derlerse,
bunu söyleyenlere güleceksin.

ATATÜRK


6 Kasım 2009 Cuma

life's not a masquerade


After all my erstwhile dear,
My no longer cherished;
Need we say it was not love,
Just because it perished?

-- Edna St. Vincent Millay

27 Ekim 2009 Salı

"ben"


"Bundan bir sene önceki halim için rahatlıkla salak derim. Bundan bir sene önceki halimi beğenmiyorum. Hatta uyuz oluyorum. Ama geçen sene sorsaydın geçen seneki halimi, iyi lan derdim. Fıstık gibi işte. Takılıyoruz. Tıpkı bu seneki halimi sorsan, iyi ki diyeceğim gibi. Ama bu seneki halimi önümüzdeki sene sorsan, büyük ihtimalle salak diycem. Hiç beğenmiycem bu seneki halimi önümüzdeki sene. Çünki hep böyle oldu. Her sene, bir sene önceki halimi salak buldum. Ki, hakikaten öyledir. Olağanüstü büyük salaklıklar yapmışım. Ama o an fark etmemişim. Hatta beğenmişim yaptığım şeyleri. Sözün özü, şu seneye kadar tam bir salak gibi yaşamışım. Bu gidişat değişmiyceğine göre, yani sen değiştiğini zannediyosun, ama bir sene geriye dönüp baktığında görüyorsun ki, değişmemiş, bütün hayatımı bir salak olarak geçireceğimi şu an itibari ile fark etmiş bulunmaktayım. Bir gün bir sene önceki halimi beğenirsem büyük ihtimalle o sene ölürüm gibi geliyo bana zaten. Düşünsene seksenbeş yaşımdayım da, Allah öyle uzun ömür gibi bi'şiy vermiş, seksendört yaşımdaki halimi çok beğeniyorum. Süperdi lan diyorum. Kesin ölürüm ben o sene. Bu budur yani."

--Alpay Erdem

15 Ekim 2009 Perşembe

Dr. House is in da haus, yo! paging Dr. House to the stage, yo!..

"Treating illness is why we became doctors. Treating patients is actually what makes most doctors miserable."

"You always trust me. It's a big mistake."

"We're all pathetic. It's what makes everything interesting."

"Things change, it doesn't mean they get better. You gotta make things better, you can't just keep talking and hope for the best."


"Okay, it is a long shot but it's possible I'm an ass. Ironically, we need to do a colonoscopy to confirm."

"I dated her. Well, didn't really date her, more metaphorically raped her by having a penis."

"Another life saved by girl on girl action."

"If you don't think your life's worth more than someone else's, sign your donor card and kill youself."


"Coping skill number one: total avoidance."

"I was deluded into thinking I might be crazy."

"I want to deal with my problems some place where I can get a decent cappuccino."

"Successes only last until someone screws them up. Failures are forever."

"What exactly is the difference between pretending to cooperate and actually cooperating?"

"Like I always say, there's no 'I' in team. There's a 'me,' though, if you jumble it up."


"You're orange, you moron. And it's one thing for you not to notice, but if your wife hasn't picked up on the fact that her husband has changed colors, she's just not paying attention."

"My patient's still fighting in the feminist trenches, but the war is over. Yesterday's sluts are today's empowered women, today's sluts are celebrities -- if that isn't progress."

"Right. True love. That's just how we match organs these days. There's a couple in France, high school sweethearts, they're trading brains."

"I know head and heart start with the same three letters, but you've got to read all the way to the end."

"Candy canes? Are you trying to mock me?"

"Booty call? Give me twenty minutes not to shower."

"Bed is for sissies. Unless you're having sex, in which case... no it's still for sissies."

"The only thing you know is that I'm a genius who got a dog to pee in your toilet. You don't know how I did it, or more interestingly, where I peed."

"Try not to be a jerk. I'm trying. I'm just failing."


27 Eylül 2009 Pazar

kürk mantolu madonna

'dıştan kabullenmenin, içten isyan etmenin öyküsüdür Raif Efendi'ninki. kendine kurduğu küçük dünyada hapsolmayı özgürlük olarak görüşündeki paradoks insanı çıldırtır. yalnızca bir not defteriyle yaşayabilen, nefes alabilen bir adamdır karşımızdaki. bir kez gerçekten yaşamıştır, ve bunun tekrarının kabil olmadığını anlamıştır. bundan sonrası bir hatıraya sarılmaktan ibarettir. insanın bir maddi hayatı bir de iç dünyası olması şarttır ama bunların birbirine uygun olacağını, birbirine benzeyeceğini iddia etmek yanlış olur der kitap. Raif Efendi'nin maddi hayatı ne kadar fakir ve sıradansa, iç dünyası o kadar zengin ve sıradışıdır. dünya her birimiz için yalnız onu algıladığımız şekliyle, yalnız zihnimizde mevcuttur ama zihnin bu dünyaya katabileceği derinliğin bir hududu yok mudur? Raif Efendi'nin bize gösterdiği, böyle bir hududun var olmadığıdır. zihninin içindeki alemi yaşadığı her gün derinleştiren bu adam her gün aynı şekilde traş olmakta, işe gitmekte, akşam elinde nevaleyle eve dönmekte, kendisini anlamaya asla uğraşmamış ailesiyle aynı çatı altında olmayı sürdürebilmektedir. fakat buna dayanacak kuvveti nereden bulmaktadır? çoğu insanın içini kemiren kendini anlatma gayreti nasıl olup da bu adamın yanından geçmemektedir? bir kez anlatmıştır kendisini, anlayabilecek olana, ve tekrar etmeye uğraşmamıştır bunu, o bir defanın hatırasıyla yetinebilmiştir. Raif Bey yetinmeyi bilmenin insanıdır.'

"Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün bir çok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür yeis içinde kalırdım."


“İnsanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini göstecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.”

"İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.."

"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridordaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak istiyen adımlarımı zorla zaptederek geziniyor; rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, tâ kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum. Sergi bekçilerinin ve birçoğu her gün orada bulunan ressamların artık beni bellemiş bulunduklarını farketmiştim. İçeri girer girmez yüzlerinde bir tebessüm dolaşıyor ve gözleri bu acayip resim meraklısını uzun müddet takibediyordu. son günlerde diğer tabloların önünde oynamıya çalıştığım rolü de bırakmıştım. Doğrudan doğruya kürk mantolu kadının önüne gidiyor, oradaki sıralardan birine oturarak gözlerimi bir karşıma bir de, bakmaktan yoruldukları zaman, önüme çeviriyordum."

"Anlıyorum, anlıyorum... Tamamen yalnızım... ama Berlin'de değil... Bütün dünyada yalnızım... Küçükten beri..."

"Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."

“Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.”

"İnsan münasebetlerinde bir noktada taş kesilmiş gibi kalınmayacağını, ileriye atılmayan her adımın insanı geriye götürdüğünü ve yaklaştırmayan anların muhakkak uzaklaştırdığını karanlık bir şekilde seziyor, .."

" 'Demek beni kıskanmıyorsunuz ha?' dedi. 'Beni sahiden bu kadar çok mu seviyorsun?' "

" 'Benim beklediğim aşk başka!' dedi. 'O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. mukavemet edilmez bir istemek!' "

"...hiçbir kuvvete dayanmadan beni sürükleyebilecek bir erkek..benden bir şey istemeden, bana hakim olmadan, beni tezlil etmeden beni sevecek ve yanımda yürüyecek bir erkek.. yani hakikaten kuvvetli,tam bir erkek.. şimdi anlıyor musunuz, sizi neden sevmiyorum?.."


"Hayatımın en dolu, en manalı zannettiğim bir devresi birdenbire boşalmış, bütün manasını kaybetmişti. En tatlı emellerinin tahakkukunu gördüğü bir rüyadan acı hakikatle uyanan bir insan gibi içim çekiliyordu. Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. 'Bunun böyle olmaması lazımdı' diyordum. Demek ki beni bir türlü sevemiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti. Zaten kadınlar pek acayip mahluklardı. Bütün hatıralarımı toplayıp hüküm vermek istediğim zaman, kadınların hiçbir zaman sevemeyecekleri neticesine varıyordum. Kadın sevebileceği zaman sevmiyor, ancak tatmin edilmeyen arzulara üzülüyor, kırılan benliğini tamir etmek istiyor, kaybedilen fırsatlara yanıyor ve bunlar ona aşk çehresi altında görünüyordu. Fakat böyle düşünerek Maria'ya karşı haksızlık ettiğini çabuk anladım. Onu, her şeye rağmen, bu çeşit bir mahluk addedemezdim. Sonra onun da ne kadar ıstırap çektiğini görmüştüm. Sırf bana acıdığı için bu kadar üzülmesine imkan yoktu. O da aradığı fakat bulamadığı bir şeye yanıyordu. Fakat bu neydi? Bende, daha doğrusu aramızdaki münasebette eksik olan şey neydi?''

" 'Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum! bu eksik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum.. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar... Ama şimdi inanıyorum... Sen beni inandırdın... Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum..' "

"...yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesden daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak. ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak.
Dünyada bundan daha ferah verici bir şey olabilir miydi?"

"Bu yaşımdan beri mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi?"

"Bir teklif ve bir kabul... Kısa münakaşasız ve hesapsız! Bundan daha güzel bir ayrılık olamazdı..."

"...kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum. Kaybedilen en kiymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, 'Bu böyle olmayabilirdi!' düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır."

"Maria Puder'le tanışmadan evvelki boş, gayesiz, maksatsız günler, eskisinden çok daha ıstırap verici bir halde, yeniden başlamıştı. Arada bir fark vardı: hayatın bundan ibaret olduğunu zannettiren bilgisizliğimin yerini şimdi, dünyada başka türlü de yaşanabileceğini bir kere öğrenmiş olmanın azabı tutuyordu. Etrafımın artık hiç farkında değildim. Hiçbir şeyden zevk almama imkan olmadığını hissediyordum."

"Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. Sonra, aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum."

"Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim."

"Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca?.."

"Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa oynayamam..."

15 Eylül 2009 Salı

♠ ♣ ♦-- not the shape of my ♥


He deals the cards as a meditation, and those he plays never suspect.
He doesn't play for the money he wins, he doesn't play for respect..


He deals the cards to find the answer; the sacred geometry of chance, the hidden law of a probable outcome, the numbers lead a dance..


I know that the spades are the swords of a soldier,
I know that the clubs are weapons of war,
I know that diamonds mean money for this art;
But that's not the shape of my YheartY..


He may play the jack of diamonds, he may lay the queen of spades.
He may conceal a king in his hand while the memory of it fades..


I know that the spades are the swords of a soldier,
I know that the clubs are weapons of war..
I know that diamonds mean money for this art;
But that's not the shape of my YheartY
That's not the shape, the shape of my YheartY.


And if I told you that I loved you, you'd maybe think there's something wrong.


I'm not a man of too many faces; the mask I wear is one..


Well, those who speak know nothin', and find out to their cost; like those who curse their luck in too many places, and those who fear are lost..

I know that the spades are the swords of a soldier, i know that the clubs are weapons of war, i know that diamonds mean money for this art..



But that's not the shape of my YheartY
That's not the shape, the shape of my YheartY
That's not the shape, the shape of my YheartY..

♠♣♦♥